11 Ağustos 2018 Cumartesi

ANATOLİA HAVA ALANI "Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN" - Merdiven kenarlarına ve bazı flamaların üzerine ANATOLİA adının bilinçli olarak yazıldığı ve bu doğrultuda gelip geçen uçak yolcularının bu isme alışmaları sağlanmak istenmiştir. Bizans İmparatorluğu döneminde orta Anadolu bölgesinin eyalet olarak resmi adı olan Anatolia isminin yeniden bu bölgeye konulmağa çalışıldığı, Yeni Bizans projesi doğrultusunda Sevr haritasına göre Anadolunun ortasında Türklere bırakılacak merkezi eyalete yeniden Anatolia adının yakıştırıldığı artık anlaşılmaktadır...(17 Şubat 2010)

ANATOLİA HAVA ALANI 
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

Doğu Türk İmparatoru Timur’un filleriyle beraber gelerek batı Türk İmparatoru Yıldırım Beyazıt’ı yendiği alanda, Orta Asyalı Türk ordusunun komutanı olan ESENBOĞA’nın adını taşıyan bir hava alanı yapılmıştır. Başkent Ankara’nın yıllardır tek hava alanı olarak çalışan bu meydan zaman içinde büyüyen Ankara’ya yetmemeye başlamış ve Türkiye Cumhuriyeti başkentine de tıpkı batılı başkentlerde olduğu gibi modern ve geniş kapasiteli yeni bir hava alanı yapılmasına karar verilerek, üç yıl önce Esenboğa’daki meydan yepyeni bir projenin uygulama alanı olmuştur . Kısa zaman içerisinde Türkiye’nin uluslararası şirket gruplarından birisi olan Tepe-Akfen ortaklığı yeni yapıyı tamamlayarak yetkili makamlara teslim etmişler ve böylece başkent Ankara’da batılı standartlarda bir hava limanına sahip olarak uluslararası trafiğe açılmıştır. Özellikle devlet ve kamu yetkililerininin dış temasları açısından büyük bir rahatlama olmuş , devletin dış ilişkileri bu doğrultuda genişlerken , Ankara’daki elçilikler de ülkeleri olan gidiş gelişlerini yeni limanın olanakları ölçüsünde geliştirmişlerdir .

Hava alanın inşaatının yapılıp tamamlanmasına kadar her şey normaly doğrulytuda gelişmiş ama bir türlü yeni yapının girişine ya da tepesine bu bölgedeki hava alanının tepesine eskiden kalan resmi isim olan Esenboğa yazılmamıştır. Yolcular gelip giderken yeni hava alanından geçmişler ama bir türlü bu meydanın resmi ismi ile karşılaşmamışlardır, çünkü inşaatın yapımcısı olan TAV grubu bu durumun gereğini yerine getirmeden alanı teslim etmiş, yetkili makamlar da alanın resmi adı konusunda herhangi bir talepte bulunmamışlardır. Ne var ki, zaman içerisinde yolcular gelip giderken alanın içindeki merdivenlerin üzerinde başka bir ismin yazdığını görmüşler ve bu nedenlle şaşkınlıklarını gizleyememişlerdir. Önceleri dikkatleri çekmeyen bu durum zaman içerisinde yolcularda haklı bir tepkiye dönüşmüş ve bazı kişilerin kafasında böylesine bir durumun gizli bir planın parçası olup olmadığı konusunda haklı kuşkular meydana gelmiştir. Önceleri fısıltı halinde gelişen tereddütler daha sonraları sesli tepkiye dönüşmüş ama bir türlü yetkili makamlardan bu konuda tatmin edici bir açıklama şimdiye kadar gelmemiştir. Uluslararası düzeyde bir çok yabancı iş alan ve bu doğrultuda bazı ülkelerde benzeri hava alanı projeleri yapmış olan TAV grubunun işi teslim ederken hava alanının ismini girişe ya da binanın tepesine koymayı unutması mümkün değildir. Olsa olsa bu tutumun arkasında gizli bir niyetin bulunduğuna dair bir yaklaşım giderek Ankara kamuoyunda haklı bir kuşku olarak bugüne kadar sürüp gelmiştir.

Türk devletinin başkentinde böyle bir oyunun oynanmasının tesadüf olamıyacağı sonradan ortaya çıkmış ve geleceğe dönük yeni yapılandırmanın bir parçası olarak hava alanının eski isminin devredışı bırakıldığı anlaşılmıştır. Merdiven kenarlarına ve bazı flamaların üzerine ANATOLİA adının bilinçli olarak yazıldığı ve bu doğrultuda gelip geçen uçak yolcularının bu isme alışmaları sağlanmak istenmiştir. Bizans İmparatorluğu döneminde orta Anadolu bölgesinin eyalet olarak resmi adı olan Anatolia isminin yeniden bu bölgeye konulmağa çalışıldığı, Yeni Bizans projesi doğrultusunda Sevr haritasına göre Anadolunun ortasında Türklere bırakılacak merkezi eyalete yeniden Anatolia adının yakıştırıldığı artık anlaşılmaktadır. Hava alanının yapımcısı olan şirket bir yabancı sermaye ortaklığı olduğu için küreselleşme doğrultusunda işler yapmakta ve bu doğrultuda karar veren merkezlerin iradelerine uygun olarak hareket etmektedir. En son olarak Makedonya’da bu gurubun yeni bir hava alanı projesi aldığı öğrenilmiştir. Küresel patronların çıkarlarına uygun bir emperyal düzen kurulurken bütün ulus devletlerin dışlanarak hareket edilmesi , bir devletin başkentinde hava alanını isim sorunu ile karşı karşıya bırakmıştır. Böylesine çarpık bir durum dünyanın hiç bir ülkesinde görülmemiştir. Atatürk’ün cumhuriyetinin bu tür saçmalıklarla karşı karşıya bırakılması son derece üzücü bir durum yaratmıştır

Türk devletinin yetkili makamları,başkent Ankara’da merkezi bir devletin organları olarak görev yaparlarken, Türkiye Cumhuriyetinin anayasal bir hukuk devleti olduğunu hatırlamaları gerekmektedir . Anayasanın üçüncü maddesinde başkentin Ankara olduğunun açıkca yazılı olmasına rağmen, başkentin hava alanının bu duruma uygun bir biçimde teslim alınmaması ciddi bir hukuki ve siyasi sorun yaratmaktadır Bu durumda Türkiye’nin bazı yetkili makamlarının dış planlara ya da bu bölgenin geleceği için hazırlanmış olan bazı emperyal projelere uygun olarak olarak hareket ettikleri ortaya çıkmaktadır ki, eğer böylesine bir durum varsa bu durum anayasa ve yasalara aykırılık gibi suçluluk ve sorumsuzluk gibi olumsuz sonuçlara yolaçmaktadır. Fener Rum phatrikhanesinin geleceğe dönük Yeni Roma ya da Yeni Bizans projeleri doğrultusunda hareket etmesi bir ölçüye kadar anlaşılabilir ama Türk devletinin yetkili organları ya da sorumlu makamlarının bu tür bir emperyal dış projeye uygun olarak hareket etmeleri bir hukuk devletinde anlaşılamaz . Bu devleti kuran Türkler böylesine bir kazanımı elde edebilmek için Ulusal Kurtuluş savaşı gibi ağır bir bedel ödemek zorunda kalmışlardır. Anayasal çerçevede Türkiye’deki bütün kamu makamlarının böylesine bir bilinç ve sorumluluk çerçevesinde hareket etmeleri beklenmektedir.Eski Bizans’dan kalma bir ismi Yeni Bizans projesi doğrultusunda yeniden hortlatarak Türk devletinin başkent hava alanına koymak hiç bir uluslararası küresel şirketin hakkı olmadığı gibi, böylesine çarpık bir durumu kabül etmek de hiç bir Türk kamu görevlisi makamın yetkisi dahilinde değildir,çünkü bu meydan bir devlet ihalesi ile yapılan yeni bir kamusal alandır. Bütün kamusal alanlarda son yetkili devlettir. Devletin bu konu ile ilgili kamu organı işi teslim alırken hava limanının adının yazılmasını da talep etmek durumunda idi. Bu görev yerine getirilmeyerek geleceğe dönük bir spekülasyon konsu yaratılmıştır. İdare hukukuna göre ciddi bir hizmet kusuru yaratılmıştır.

Esenboğa hava alanının ismi halen uluslararası hava trafiğinde ESB büyük harfleri ile geçmekte ve yabancı ülkelerden Ankara’ya yapılan hava seferlerinde bütün belgelerde ve biletlerde ESB harfleri yer almaktadır. Bu harflerin simge olarak halen kullanılmakta olması, Türkiye’de bilinçli olarak yaratılmış olan bu çarpıklığın uluslararası sistem tarafından kabül edilmediğini göstermektedir. Dışarıda bütün yazışmalarda ESB harfleri Esenboğa adının simgesi olarak kullanılırken, Bizans’tan kalma Anatolia adının gizlice flamalara ve merdiven kenarlarına iliştirilmesi pek de iyi niyetli olmayan bir tutum olarak ortaya çıkmaktadır. Burası bir devletin başkentidir ve hava alanının eskiden kalma bir adı vardır. Bu adı resmen değiştirmeden , Sevr planı doğrultusunda Türkiye’nin eyaletleşmesine dönük bir adımın başkent hava alanı üzerinden atılması ve hava yolu ile gelenlerin gözlerinin önüne Anatolia adının dikilmesi, yavaş yavaş Bizans tipi bir eyaletleştirmeye kamuoyunun alıştırılmak istendiğini göstermektedir. Böylesine bir durumun anayasal ve yasal statülere karşıt bir çizgide ortaya çıkması Türk devletinin aczi olarak görülmemeli ve bir an önce alanın resmi ismi olan ESENBOĞA ,büyük harflerle girişe ve meydanın ilgili yerlerine yazılmalıdır. Alanın isminin değiştirilmesi isteniyorsa o zaman diğer ülkelerdeki gibi davranılmalıdır.

Bütün ülkelerde hava alanlarının kendi tarihlerine ve siyasal ya da hukuki yapılarına uygun bir adları vardı. Bazı yerlerde bizzat başkentin adı hava alanına isim olarak verilmektedir. Batının önde gelen ülkelerinde ise, ülkenin önde gelen devlet adamları ya da sanat, kültür ve bilim insanlarının adları hava alanlarına verilerek, ülkenin tanıtımına daha çok katkı sağlanmak istenmektedir. Fransa’da Degaulle, Amerika’da Kennedy hava alanları bu açıdan başlıca örnek alınması gereken hava meydanlarıdır. Türkiye’de ise İstanbul’da Atatürk, İzmir’de Adnan Menderes isimleri hava alanlarına prestij kazandıracak doğrultuda isim olarak verilmiştir. Benzeri bir yaklaşım başkent Ankara’da da gösterilebilir. Osmanlı ordusunu yenen bir Türk ordusunun komutanı olan Esenboğa’nın adından vazgeçiliyorsa o zaman Türk devletinin kuruluşunda emeği geçen önemli bir ulusal kurtuluş savaşı kahramanının ya da,daha sonra Türkiye Cumhuriyeti yönetiminde görev almış bir devlet adamının adı başkent hava alanına prestij kazandıracak biçimde kazandırılabilir . Hatta bu konuda Ankaralılar arasında bir kamuoyu araştırması ya da yarışma düzenlenebilir ve bir bilimsel jürinin yer alacağı biçimde , yeni hava alanının adı yenilenebilir. Ankara‘nın kendi adıda yeni yapının ismi olabilir. Önemli olan bu konuda Ankaralıların duygu ve düşüncelerinin öğrenilmesi ve ilgili uzmanlardan oluşturulacak bir bilirkişi heyeti ile karar alınmasıdır. Ciddi bir devlete,büyük bir millete yakışan tutum da budur .Türkiye’nin bugünkü hükümeti, devletin ilgili ve yetkili makamları bir an önce harekete geçerek, yabancıların önünde Türkiye’yi küçük düşürmekte olan bu duruma bir son vermeleri gerekmektedir .

Batı emperyalizmi tarafından her yönden kuşatılmış olan Türkiye Cumhuriyetinin başkenti olan Ankara’nın elinden bu hakkı anayasaya aykırı olarak alınmak istenmektedir. Küresel sermayenin güdümüne teslim olmuş bir İstanbul’u Konstantinopolis’e çevirmek isteyen emperyal güçler, Atatürk’ün başkentini de ortadan kaldırarak, Anadolunun çeşitli bölgelerinde eski Bizans eyaletlerini yeniden hortlatabilmenin çabalarını göstermektedirler . Trakya,Bizans,İyonya,Pontus,Klikya ,Kapadokya gibi tarihsel bölgeleri Yeni Bizans eyaletlerine dönüştürmek isteyen hırıstıyan haçlıları , lütfedip ülkenin orta yerinde Türklere Sevr haritası doğrultusunda Anatolia adını taşıyan küçük bir eyalet bırakmayı uygun görmektedirler. Misakı Milli hudutları içinde bir üniter devleti silmeyi kafalarına koyanlar, Başkent Ankara’nın adını ve hava alanının eski ismini devre dışı bırakarak, orta Anadolu’da Türklere bırakmayı şimdiden kabul ettikleri merkezi bölgenin adını bir eyalet olarak şimdiden Anatolia olarak bütün dünyaya gelen giden yolcular aracılığı ile açıklamaktadırlar. Ankara’da hala bir Türk devleti varsa, Misakı Milli sınırları içinde eğer hala bir Türk milleti yaşıyorsa bu çarpıklığa bir an önce son verilmesi gerektiğini bilmek durumundadırlar. Bu aşamada ya gereği yapılacaktır ya da ilan edildiği üzere Yeni Bizans projesi işlemeğe devam edecektir. Karar Türk milletinin ve onun adına hareket etmesi gereken Türk devletinindir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder